“Hiç bir şey sonsuza dek sürmez” deyişini hiç duydunuz mu? Eskiden teknoloji aletlerini on yıl kadar kullanabiliyorken, günümüzde bu ürünler bir yıl kadar dayanamayabiliyor. Modern aletler küçülürken, hızlanırken ve daha güçlü hale gelirken geleceğin bize daha neler getireceğini insan düşünmeden edemiyor.
Dünya büyük mesafe katetti; özellikle burada yaşayan biz insanlar. Görülüyor ki hiç bir şey artık kalıcı değil. Günlük hayatımızda bile bu değişimin bir parçası haline geliyoruz. Mesela satın aldığınız ilk cep telefonunu hatırlıyor musunuz? şu an ki kullandığınız telefonla bir kıyaslayın. Farklı zaman dilimlerine ait bu iki cep telefonu aslında aynı fikirden doğmamış mıydı?
Teknoloji gittikçe daha da kişiselleştiriliyor; cep telefonları ve tablet bilgisayarlar her bir kullanıcının ihtiyaçları ve talepleri üzerine şekillenmeye devam ediyor.
Hali hazırda toplanabilen veriler işlenebiliniyor ve son süreçte bizim erişimimize açık bir hale geliyor. Bunun nedeni günlük hayatımıza liderlik etmesine olanak verdiğimiz bilgi teknolojilerinin gün geçtikçe ilerleme kaydetmesidir.
Gelecek bize ne getirecek?
Geleceğin nasıl bir hal alacağını hayal etmek bile harika. Gelecekte hala fiziksel cep telefonlarıyla mı gezineceğiz? Çoğu zaman olmasa bile kendimi “Telefonumu şarja koymam gerekli” derken bulabiliyorum. Burada telefonum derken aslında sözünü ettiğim şey Apple saatim. Kullandığım bu saat iPhone telefonun tüm özelliklerini içeriyor, öyleyse niye buna telefon demiyeyim değil mi?
“Dick Tracy” çizgi romanını ilk okuduğumdan beri bileğime taktığım saatimden telefon etmeyi hayal ediyordum; şimdi ise aynen Dick Tracy gibi çok kullanışlı saatler satın alabiliyoruz. Teknoloji geliştikçe bir şekilde çocukluk hayallerimiz de gerçek oluyor gibi gözüküyor.
Teknoloji değişiyor
Modern teknoloji araçlarını kullanmaya alışmış olabiliriz, ancak gerçek şu ki onların hızına erişmek gün geçtikçe zorlaşıyor. Hatırlıyorum da küçükken Sony Walkman elimdeki tek portatif kaset çalardı; hem inovatif, hem heyecan verici hem de çok havalı geliyordu bana. Şimdi ise elimde bir iPhone var.
1979 yılında Sony, Walkman ile sektöre giriş yaptığında “ Carnegie Salon’undan bilet almadıysanız, yada stereo ses sisteminiz yoksa, kulaklarınız bu kadar kaliteli ses işitemez” ana fikri üzerinden reklam kampanyalarını geliştirdi.
Merak ediyorum günümüzde acaba kaç kişinin evinde hala stereo ses sistemi var? Asıl soru, buna artık ihtiyaç var mı? Gramafondan, bozuk parayla çalışan müzik kutularına, oradan iPod’a günümüze kadar geldik. 1950’lerdeki müzik kutuları 52 şarkı alabiliyorken modern iPod ya da Apple ürünleri şu an 400.000 kadar şarkıyı içinde barındırabiliyor.
Hayatımızı kolaylaştıran internet
İlk kişisel bilgisayar hiç bir zaman portatif bir alet olarak kullanılmak üzere tasarlanmadı. Ama başardılar. Şu an elimizdeki telefonlardan, ipadlerden ya da tabletlerden yaptığımız tüm gündelik erişim olanaklarını o günlerde mühendisler hayal bile edememiş olabilirler. Elbette ki bu araçlarla birlikte gelişen interneti de unutmamak gerekir.
1900’lerdeki gazete okuyucuları örneğin, sadece basın tarafından gazete bayiilerine ulaştıktan sonra haberlere erişebiliyorlardı. iPad gibi yeni teknolojik ilerlemeler sayesinde okuyucular bu haberlere erişmek için artık yataktan bile çıkmalarına gerek yok!
Apple, “Amerika’da 235 milyon insan yaşıyor ancak bunların sadece bir kısmı bilgisayar kullanma imkanına sahip.” satış bakış açısıyla pazara ilk adımını attı. Şimdi ise 3,270,490,584 kadar kişi dünyada internet erişimine sahip. Bilgisayarların evde ve gündelik hayatta her an kullanılan internet erişim talebiyle desteklenen bir araç haline gelmesiyle bu gelişme yaşandı diyebiliriz.
Geçmiş Zamanlarda
20 yıldan beri ilk defa yaşlı halamı ziyarete gitmiştim. Nedense onu en son ziyaretimdeki gibi görmeyi bekliyordum; aynı türde elbiseler, aynı saç şekli ve diğer geleneksel ev halleri.
Evine geldiğimde, kapıyı açtı ve bir an eski yemek masası dışında evdeki hiç bir şeyin bana tanıdık gelmediğini farkettim. Televizyonu, buzdolabı, fırını, ütüsü, kurutma makinesi, her şey değişmişti; hatta koltuğun üzerinde bir laptop bile vardı. Kendisiyle ilişkilendirdiğim o eski şeyler artık yoktu, ya da bir şekilde yıllar içerisinde değişime uğramıştı.
Bu bana şu an kullandığımız daha akıllı, daha hızlı, daha temiz çalışan teknolojiler olmadan önce neler yaşadığımızı hatırlattı. Eskilerden kalma çamaşır makinesini örneğin, ancak bir kuru temizlemeci gibi temizlik hizmetleri veren yerlerde karşılaşabiliyoruz.
Çamaşır makinem şu an 30 farklı seçeneği bulunuyor; kıyafetlerimi bu makineyle hem yıkayabiliyorum hem de kurutabiliyorum. Hatta sadece bu da değil, makine o kadar sessiz ki çalışıp çalışmadığını bile duyamıyorum. Bu yüzden kullanıcılar unutursa diye yıkama işlemi bittiğini size haberdar edecek makinenin melodi seçme opsiyonu da bulunuyor.
Eskiden ise sadece üç seçeneğim vardı; 30 derece, 40 derece ve 60 derece, ve makine çalıştığında sanki evimde bir inşaat çalışması yürütülüyor gibiydi. Başlangıçta endüstriyel bir makine olan şey, şimdi ise en iyi şekilde kullanım için tasarlanmış ve programlanmış bir teknoloji ürünü haline geldi.
Her şey elektrikle başladı
1930’lara kadar çamaşır yıkamak için makineler bulunmuyordu, çünkü elektrik sistemleri bu kadar yaygın değildi. Elektriğin kısıtlı olduğunu düşünsenize bir! Eğer elektrik sistemi bu kadar güçlü ve yaygın olmasaydı tüm bu teknolojik gelişme mümkün olabilir miydi?
Bir çok şey değişti ve tüm bu değişimin sadece bir insan hayatı kadar kısa sürede gerçekleşmiş olduğu inanılmaz bir gerçek. Sevdiğim dizileri izlemek için ve iyi filmleri izlemek üzere indirebileceğim bir Apple Tv’ye sahip olmak güzel bir duygu. Ev sineması sistemleri artık sadece bir kutuda siyah beyaz yayın yapan beş kanaldan oluşmuyor.
Özlemeyeceğim Teknoloji
Telefon kulübelerini hatırlıyor musunuz? Sokaklarda, caddelerde sarı renkli herkesin kullanımına açık küçük jetonlarla kullanabildiğimiz telefon kulübeleri bulunuyordu. Şimdi ise dünyanın bazı şehirlerinde geleneksel bir motif olarak kullanılan farklı renklerdeki bu telefon kulübelerini, sadece turistik bir fotoğraf çekmek için kullanıyoruz. Çünkü buna dair artık bir talep yok, ve bu yüzden modası geçmiş durumda. Bunlar gibi daha bir çok eskide kalan teknolojiler artık müzelerde sergilenmeye başladı bile. Peki zaman içerisinde hayatlarımızdan ayrılacak olan sıradaki teknoloji ne olabilir?
Bu sabah yaşadığım semtteki bir ATM’yi kullandım, ve bir an düşündüm de belki kısa bir süre sonra bu ATM’lere de ihtiyacımız olmayacak. “Nakit kral” olmasına rağmen eminim ki on yıl sonra satın alma işlemini başka bir ödeme seçeneğini kullanarak gerçekleştireceğiz.
Şimdilik nakit para hala geçerli, fakat hiç bu kadar bunun sıkı kontrolü yapılmıyordu. Gelecek nesil ATM’ler daha çok teknolojik doğrulama ve hatta biometrik doğrulama üzerine odaklanacak gibi gözüküyor. Hatta akıllı telefon ya da akıllı saatler ve parmak izi yöntemleri ile ödemeler gelecekte olağan dışı hareketler olarak karşılanmayacak gibi gözüküyor.
Geleceğe dönüş
Teknoloji durmadan değişmeye devam ettikçe acaba gelecek nasıl olur diye insan düşünmeden edemiyor. Örneğin insansız hava araçları ile mi teslimatlar gerçekleşecek? Bankam finansal danışmanlığını robotlar üzerinden mi bana sunacak? ya da sabah duştan sonra kahvem yanı başımda hazır mı bulunacak?
Ben müşterimle hologram üzerinden görüşme yaparken, arabam başka yolcu taşıyarak bana ekstra bir gelir getirebilecek mi? Ya da işim bittiğinde kendiliğinden beni işten eve götürebilecek mi? Kim bilir… Tek bildiğimiz şey değişim hızının gün geçtikçe daha da artıyor olması.
2 Yorumlar
Teknolojinin en eski ve yeni yüzü başlığını görünce geriye doğru bir yolculuk yaptım. 80’lerin başları ve 90’ların sonu arasında doğan bizim kuşak aslında teknolojinin en eski yüzünü de gördü, en yeni yüzünü de. Sanırım bu gelişmeyi bu kadar net görebilecek başka bir kuşak da olmayacak.
YanıtlaSilteknolojinin giderek gelişmesi hayatımızı kolaylaştırıyor. İyi yönde gelişmeler devam ediyor. Bu gelişmeler iyi yönde ilerlese de hayatımızın tam ortasında ve zamanımızı çalan ve giderek bağımlılık yapan faktörlerden.
YanıtlaSil